Hukukumuzda Arabuluculuk: Uyuşmazlık Çözümünde Alternatif Bir Yol

Arabuluculuk, Türk hukuk sisteminde özel hukuk uyuşmazlıklarının mahkeme dışı bir yöntemle çözülmesini sağlayan, hızlı, ekonomik ve tarafların iradesine dayalı bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemidir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu (Arabuluculuk Kanunu) ile düzenlenmiş olan bu sistem, hem zorunlu hem de ihtiyari arabuluculuk şeklinde uygulanmakta olup, özellikle son yıllarda iş hukuku, tüketici hukuku, ticari uyuşmazlıklar ve gayrimenkul hukuku gibi alanlarda yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Bu yazımızda, arabuluculuğun tanımı, türleri, uygulama alanları ve arabuluculuk sürecinin temel ilkeleri, yürürlükteki mevzuat ışığında detaylı bir şekilde ele alınacaktır.
1. Arabuluculuğun Tanımı ve Hukuki Çerçevesi
Arabuluculuk, bir özel hukuk uyuşmazlığında tarafların, tarafsız ve uzman bir üçüncü kişi olan arabulucunun rehberliğinde bir araya gelerek, uyuşmazlıklarını müzakere yoluyla çözmeye çalıştıkları bir yöntemdir. 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu m. 1’e göre, arabuluculuk, “sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi” olarak tanımlanmıştır.
Arabuluculuk, mahkemeye alternatif bir yol olup, tarafların dava sürecine gitmeden veya dava devam ederken uyuşmazlıklarını çözmelerine olanak tanır. Bu yöntem, mahkeme süreçlerine kıyasla daha az maliyetli, daha hızlı ve tarafların kontrolünde bir çözüm sunar. Ayrıca, arabuluculuk süreci gizli yürütülür ve tarafların iradesine dayalı bir çözüm üretildiği için, mahkeme kararlarına göre daha esnek ve tarafları tatmin edici sonuçlar doğurabilir.
2. Arabuluculuğun Türleri: Zorunlu ve İhtiyari Arabuluculuk
Arabuluculuk, Türk hukukunda iki ana başlık altında uygulanır: zorunlu arabuluculuk ve ihtiyari arabuluculuk.
- Zorunlu Arabuluculuk:
Zorunlu arabuluculuk, belirli uyuşmazlık türlerinde dava açmadan önce arabulucuya başvurulmasını bir dava şartı olarak öngören bir sistemdir. 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu m. 18/A uyarınca, kanunda açıkça belirtilen uyuşmazlıklarda arabulucuya başvurulmadan dava açılması halinde, dava, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilir. Zorunlu arabuluculuk, özellikle aşağıdaki alanlarda uygulanır:
- İş Hukuku Uyuşmazlıkları: 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu m. 3’e göre, işçi ve işveren arasındaki bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan uyuşmazlıklarda (örneğin, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, işe iade talepleri) arabulucuya başvurulması zorunludur. Ancak, iş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davaları bu kapsamda değildir.
- Ticari Uyuşmazlıklar: 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) m. 5/A uyarınca, TTK m. 4’te sayılan ticari davalar ile konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerinde arabulucuya başvurulması dava şartıdır.
- Tüketici Uyuşmazlıkları: 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun m. 73/A’ya göre, tüketici mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklarda (tüketici hakem heyetinin görev alanına giren uyuşmazlıklar hariç) arabulucuya başvurulması zorunludur.
- Gayrimenkul Hukuku Uyuşmazlıkları: 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu m. 18/B uyarınca, 1 Eylül 2023 tarihinden itibaren kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar (ilamsız icra yoluyla tahliye hariç), taşınır ve taşınmazların paylaşılmasına ilişkin uyuşmazlıklar, Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan doğan uyuşmazlıklar ve komşu hakkından kaynaklanan uyuşmazlıklar için arabulucuya başvurulması dava şartıdır.
- İhtiyari Arabuluculuk:
İhtiyari arabuluculuk, tarafların kanunen zorunlu olmadığı halde, kendi iradeleriyle arabuluculuk yoluna başvurmayı tercih ettikleri durumları ifade eder. Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri her türlü özel hukuk uyuşmazlığı, ihtiyari arabuluculuk kapsamında çözülebilir. Örneğin, miras paylaşımı, boşanma sonrası mal paylaşımı, maddi ve manevi tazminat talepleri gibi uyuşmazlıklar ihtiyari arabuluculuğa elverişlidir. Ancak, kamu düzenini ilgilendiren veya tarafların tasarruf edemeyeceği uyuşmazlıklar (örneğin, velayet davaları, aile içi şiddet içeren uyuşmazlıklar, idari yargı uyuşmazlıkları) arabuluculuğa uygun değildir.
Hukuki Not: Ceza hukuku kapsamındaki uyuşmazlıklar, arabuluculuk yöntemiyle değil, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) m. 253 ve devamı maddelerinde düzenlenen uzlaştırma hükümleri çerçevesinde çözülür.
3. Arabulucu Kimdir ve Arabuluculuk Süreci Nasıl İşler?
Arabulucu, uyuşmazlık çözüm sürecinde taraflara rehberlik eden, tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişidir. 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu m. 20’ye göre, arabulucu olabilmek için şu şartlar aranır:
- Türkiye’de bir hukuk fakültesinden mezun olmak veya yabancı bir hukuk fakültesinden mezun olup denklik belgesi almış olmak,
- Mesleğinde en az 5 yıl kıdeme sahip olmak,
- Adalet Bakanlığı tarafından düzenlenen arabuluculuk eğitimini tamamlamak ve arabuluculuk sınavını başarıyla geçmek,
- Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Sicili’ne kayıtlı olmak.
Arabuluculuk süreci, genellikle şu aşamalardan oluşur:
- Başvuru: Zorunlu arabuluculukta, uyuşmazlık konusu davaya göre yetkili arabuluculuk bürosuna başvurulur. İhtiyari arabuluculukta ise taraflar, doğrudan bir arabulucu seçebilir. Yetkili arabuluculuk bürosu, genellikle karşı tarafın yerleşim yerindeki veya işin yapıldığı yerdeki adliyede bulunan bürodur (7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu m. 3/5).
- Arabulucunun Görevlendirilmesi: Taraflar bir arabulucu üzerinde anlaşamazsa, arabuluculuk bürosu listedeki arabuluculardan birini görevlendirir.
- Görüşmeler: Arabulucu, tarafları bir araya getirerek veya ayrı ayrı görüşerek müzakereleri yürütür. Süreç, gizlilik ilkesi çerçevesinde ilerler ve tarafların eşitliği gözetilir.
- Sonuç: Arabuluculuk süreci, tarafların anlaşmasıyla veya anlaşamama halinde sona erer. Anlaşma sağlanırsa, bir anlaşma belgesi düzenlenir ve bu belge, icra edilebilirlik şerhiyle ilam niteliği kazanabilir (6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu m. 18). Anlaşma sağlanamazsa, son tutanak düzenlenir ve taraflar dava yoluna gidebilir.
Süre: Zorunlu arabuluculukta, arabulucu, görevlendirildiği tarihten itibaren kural olarak 3 hafta (iş uyuşmazlıklarında) veya 6 hafta (ticari uyuşmazlıklarda) içinde süreci sonuçlandırmalıdır. Bu süre, zorunlu hallerde sınırlı olarak uzatılabilir (7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu m. 3/10; 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu m. 18/A).
4. Arabuluculuğun Uygulama Alanları
Arabuluculuk, Türk hukukunda çeşitli alanlarda uygulanmaktadır. Aşağıda, arabuluculuğun zorunlu ve ihtiyari olarak uygulandığı başlıca alanlar özetlenmiştir:
- İş Hukuku:
İşçi ve işveren arasındaki uyuşmazlıklarda, özellikle kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti ve işe iade talepleri gibi konularda arabulucuya başvurulması zorunludur. İşe iade davalarında, işçi, fesih bildiriminden itibaren 1 ay içinde arabulucuya başvurmalıdır (4857 sayılı İş Kanunu m. 20/1). Anlaşma sağlanamazsa, son tutanaktan itibaren 2 hafta içinde iş mahkemesinde dava açılabilir.
- Ticari Uyuşmazlıklar:
TTK m. 5/A uyarınca, ticari davalarda, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri için arabulucuya başvurulması dava şartıdır. Örneğin, bir şirketin başka bir şirketten alacağı için dava açmadan önce arabulucuya gidilmesi gerekir.
- Tüketici Uyuşmazlıkları:
6502 sayılı Kanun m. 73/A’ya göre, tüketici mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklarda arabulucuya başvurulması zorunludur. Ancak, tüketici hakem heyetinin görev alanına giren uyuşmazlıklar (2025 yılı için 149.000,00-TL'nin altında kalan uyuşmazlıklar) bu kapsamda değildir.
- Gayrimenkul Hukuku:
6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu m. 18/B uyarınca, kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar, ortaklığın giderilmesi davaları, Kat Mülkiyeti Kanunu’ndan doğan uyuşmazlıklar ve komşu hakkından kaynaklanan uyuşmazlıklar için arabulucuya başvurulması dava şartıdır. Ayrıca, taşınmazın devrine veya sınırlı ayni hak kurulmasına ilişkin uyuşmazlıklar da arabuluculuğa elverişlidir (6325 sayılı Kanun m. 17/B).
- İhtiyari Arabuluculuk Alanları:
Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği uyuşmazlıklarda, örneğin miras paylaşımı, boşanma sonrası mal paylaşımı, maddi ve manevi tazminat talepleri gibi konularda ihtiyari arabuluculuk tercih edilebilir.
Hukuki Not: Aile içi şiddet içeren uyuşmazlıklar, velayet davaları, idari yargı uyuşmazlıkları ve hizmet tespiti gibi kamu düzenini ilgilendiren uyuşmazlıklar, şiddet içeren uyuşmazlıklar, sonucu tarafların iradesine bağlı olmayan uyuşmazlıklar arabuluculuğa uygun değildir.
5. Arabuluculuğun Temel İlkeleri
Arabuluculuk süreci, belirli temel ilkeler çerçevesinde yürütülür:
- Gizlilik İlkesi:
6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu m. 4’e göre, arabuluculuk süreci gizlidir. Taraflar, arabulucu ve sürece katılan diğer kişiler, görüşmeler sırasında ortaya çıkan bilgi ve belgeleri gizli tutmakla yükümlüdür. Bu bilgilerin mahkemede veya başka bir yerde delil olarak kullanılması yasaktır (Arabuluculuk Kanunu m. 5). Gizlilik ilkesine aykırı hareket edenler, 6 aya kadar hapis cezasıyla cezalandırılabilir (Arabuluculuk Kanunu m. 33).
- İradilik İlkesi:
Arabuluculuk, tarafların özgür iradesine dayanır. Taraflar, sürece katılmaya zorlanamaz ve istedikleri zaman süreci sonlandırabilir (Arabuluculuk Kanunu m. 1).
- Eşitlik İlkesi:
Arabulucu, taraflara eşit mesafede durmalı ve tarafsızlığını korumalıdır. Tarafların sürece eşit şekilde katılması ve görüşlerini özgürce ifade etmesi sağlanır (Arabuluculuk Kanunu m. 5).
- Tarafsızlık İlkesi:
Arabulucu, taraflardan birine yakınlık gösteremez ve tarafsızlığını zedeleyecek davranışlardan kaçınmalıdır. Tarafsızlığı konusunda şüphe doğuran bir durum varsa, arabulucu tarafları bilgilendirmeli ve tarafların onayı olmadan süreci yürütmemelidir (Arabuluculuk Kanunu m. 8).
6. Arabuluculuğun Avantajları ve Sınırlamaları
Avantajları:
- Hızlı bir çözüm sunar; mahkeme süreçlerine kıyasla daha kısa sürede sonuçlanır.
- Ekonomiktir; dava harçları ve diğer yargılama giderlerine göre daha az maliyetlidir.
- Tarafların kontrolündedir; mahkeme kararının aksine, çözüm tarafların iradesine bağlıdır.
- Gizlidir; uyuşmazlık mahkemeye taşınmadan çözüldüğü için tarafların mahremiyeti korunur.
Sınırlamaları:
- Kamu düzenini ilgilendiren uyuşmazlıklarda uygulanamaz.
- Taraflardan birinin sürece katılmayı reddetmesi halinde sonuç alınamaz.
- Arabuluculuk sonucunda varılan anlaşma, icra edilebilirlik şerhi alınmazsa doğrudan icra edilemeyebilir.
Sonuç
Arabuluculuk, Türk hukukunda mahkeme dışı uyuşmazlık çözüm yöntemleri arasında giderek daha fazla önem kazanan bir kurumdur. 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu ve ilgili diğer mevzuatlar, arabuluculuğun hem zorunlu hem de ihtiyari olarak uygulanmasını sağlayarak, mahkemelerin iş yükünü azaltmayı ve taraflara daha hızlı bir çözüm sunmayı amaçlamaktadır. İş hukuku, ticari uyuşmazlıklar, tüketici hukuku ve gayrimenkul hukuku gibi alanlarda zorunlu arabuluculuk, dava şartı olarak öngörülürken, tarafların tasarruf edebileceği diğer uyuşmazlıklarda ihtiyari arabuluculuk tercih edilebilir.
Arabuluculuk sürecinde gizlilik, iradilik, eşitlik ve tarafsızlık ilkelerine uyulması, sürecin etkinliğini artırır. Ancak, arabuluculuğun başarısı, tarafların sürece iyi niyetle katılmalarına ve arabulucunun uzmanlığına bağlıdır. Bu nedenle, arabuluculuk yoluna başvurmayı düşünen tarafların, süreci doğru bir şekilde yönetebilecek deneyimli bir arabulucu seçmeleri ve gerekirse bir avukattan destek almaları önerilir.
Bu yazı, bilgilendirme amaçlı olup, spesifik uyuşmazlıklar için uzman bir arabulucuya veya avukata danışılması tavsiye edilir. Daha fazla bilgi veya hukuki destek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.